Olan olmuş biten bitmiş.. Yazılarımı takip edenler iyi bilirler ne güzel hisler besliyordum Hadise kızımız için…
Olabilir …. Hisler olaylara göre değişebilir.. Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir.
Sandık ki Türkiyemiz şanına şan katıcak.. Doğallığımız ve kendimize özgünlüğümüzle, burnumuzdan kıl aldırmadan alnımızın akıyla bu işin üstesinden geleceğiz..
Şimdi herkes arkamızdan gülüyor.. Vay anasını sayın seyirciler…
Bir İngilizce furyası tutturulmuş gidiyordu.. Tamam anladık .. Sevgili Sertap Erener’in görkemli birinciliğinden sonra belki de anahtar İngilizce şarkı okunması idi diye düşünülmüş olabilir lâkin bu tezin savunmasını çürütecek açıklamayı bir dostum yaptı bugün..
Keramet İngilizce şarkı okumakta olsaydı İngiltere, her yıl birinci seçilmez miydi ?
Türkiye’yi temsilen gittiği yarışmada Hadise’nin ve dans ekibinin Türkiye’yi temsilen ne yaptığını anlayanınız oldu mu ?
Dans deseniz, bizimle uzaktan yakından alakası yok.. Öyle sevişir gibi oynaşır gibi bir dans tekniği ya da geçmişi hiçbir yöremizde görülmemiştir.. Evet, DÜM TEK TEK’in melodisi bizleri yansıtan ezgilerle bezenmiş amma velâkin görüntü ile uzaktan yakından alakamız yoktu..
Buram buram erotizm kokan kareografide aslını inkar eden bir halimiz vardı.. Shakira ve Beyonce arası gidip gelen bir esinlenmenin kurbanı olduk gibime geliyor.. İlk seçimlerde yazmıştım.. Böyle gider ve bu şekilde ısrar ederlerse elbette ki gönlüm birinci olmamızdan yana ama hiç bi yere varamayız diye..
Eurovision galiplerinin ilk 2’sinde de cinsellik objesi öne çıkarılmamış aksine sevimli ve sahicilik kaidesi göze alınmış… Yöresel izlere rastlanan kareografiler bile var ..
Biz resmen aslımızı inkar ettik gibime geliyor..
Hadise’nin sesi yine çok sert ve bileylenmemiş gibiydi.. Açıklamalarında beklediğimiz neticeyi aldık diyor… Nasıl yani???
Biz boşu boşuna mı birincilik hayelleri kurduk.. Madem biliyorlardı ya da hedefleri belliydi neden yarışma gününe kadar birinci olacağız edasıyla beklentileri yükselttiler..
Şarkı fena bir şarkı değil… Ama işleniş şeklinin mantığı tersti diyen bir sürü kişi tanıyorum etrafımda… Ne gereği vardı bu denli dejenerasyona …
Çoluk çocuk ekran basına toplandık.. Hadise’nin bacağını göbeğini görmek için mi yani.. Erzurum yöresine ait bir türkü ile bile katılsaydık, ilk 3 e girerdik diyesim var ..
Neden mi… Özünü yitirmiş tek Ülke bizi gördüm… Herkes öz kültürüne sahip bir çizgide yer alırken ne kıyafet ne dans ne de başka birşey bizden değildi..
Geri kafalı falan değilim.. En ileri düşünenlerdenim hatta… Bir jean giyecekti üstüne güzel bir bluz bulacaktı olacaktı bitecekti.. Şirin kızlar aslan gibi bir iki genç danslarıyla eşlik edecekti Hadise’ye.. Tamamdı..
Belki Hadise’ye talepler çok daha fazla artacak şu an için.. Ama bu kesinlikle müzik kalitesi için değil şovsal sebeplerden dolayı olacaktır..
Sevgili Sertap Erener’in kulaklarını çınlatmak istiyorum.. Birincilik için adil savaştı ve hak ettiğini aldı zaten..
Ama bu kez baştan aşağı fiyasko ile tanıştık… Hadise’nin temsil ettiği Türkiye benim yaşadığım ülke değil.. Ses gerek müzik gerek… Elbette ki göze güzel görünecek, algıda seçicilik yaratacak desteklemelere ihtiyaç duyulacak lakin çıplaklık değildi bu kastettiğim..
İnanın çok üzüldüm.. Şimdi bir çok ülke, Türk’lerin müzik anlayışını Hadise’nin anlattığı kadarıyla bilecek..
Hele, Hadise ile karman çorman olmuş vaziyette dans eden gencimiz yok mu?
Bunun adı MODERNLİK değil..
SAÇMALIK …
İyi yine 4. olduk.. Ama benim için netice değil genel anlamda Türkiye’nin imajı önemli idi..
Şimdi el de ne var ????
Hiç bişey yok demeyi çok isterdim.. Ama çok şey var.. Aslına sahip çıkmayan bir tablonun 4. lüğü var..
Bize özgün değil diye çırpınışlarımın en güzel anlatımını merhum Mehmet Akif Ersoy da buldum..
Arif olan anlar..
Bir zaman vardı ya târîh-i mukaddes modası...
Yeni yaptırdığı köşkün büyücek bir odası,
Mutlaka eski tesâvîr ile ziynetlensin,
Diye ressam aratır hayli zaman bir zengin.
Biri peydâ olarak 'Ben yaparım' der, kolunu
Sıvayıp akşama varmaz, sekiz arşın salonu
Sıvar ammâ ne sıvar! sâhibi der:
- Usta bu ne?
Kıpkızıl bir boya çektin odanın her yerine!
- Bu resim, askeri basmakta iken Fir'anv'ın,
Bahr-i Ahmer* yarılıp geçmesidir Mûsâ'nın.
- Hani Mûsâ, be adam?
- Çıkmış efendim karaya...
- Fir'avun nerde?
- Boğulmuş.
- Ya bu kan rengi boya?
- Bahr-i Ahmer a efendim, yeşil olmaz ya bu da!
- Çok güzel levha imiş, doğrusu şenlendi oda!
* Bahr-i Ahmer = Kızıl Deniz
Serdem COŞKUN / Haber 7
serdemcoskun@ogunhaber.com Etiketler: hadise eurovision şarkı mehmet akif ersoy