Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Uçurumun kenarında tutunacak dal aramak,
Bulamamak sonra.
En dibe vardığında elinde bir tutam yaprakla,
Çaresizce kalakalmak
Yaralarıyla bir başına ...
Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Üşümek
Ahmak ıslatan yağmurlar altında .
Bakışlarını çeviren boş yığınlara
Yenik düşmemek
İnancıyla dimdik ayakta
Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Kapanan tüm kapılara dönüp sırtını
Kapanmayan tek kapıda
Umutla beklemek ...
Ve o kapının , asla kapanmayacağını bilmek
Yenik düşmemek karanlığa ...
Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Yüreğinde biriken yıldızları ;
Toplayabilmek avuçlarına
Verebilmek sonra
Bir çocuğun masum bakışlarına .
Sonra çocuğun sadakatinde aramak mutluluğu
Onun yalansız yüreğinde ...
Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Nefes alabilmek için ,
Nefes vereni bilmek gerektiğini
Tüm yalanlara , ihanetlere
Ve tüm sahte düzenlere ,
Yüreğinin yumruğunu indirebilmek
Bir balyoz misali
Çarpabilmek
Zalimlerin suratına öfkeyi
Yaşadıkça öğrenirmiş insan ...
Sözlerin kifayetsizliğini
Tükenen tüm kelimelere rağmen
Bir tekine tutunabilmek
Anlamını kaybetmeyen tek bir kelimeyi
Hayatına anlam yapıvermek
Ey Rahmetini esirgemeyen Allah’ım
Sana geldim , kapındayım
Bırakma ellerimi ...