Say ki; Meryem gibi istisnâsın, bir kez bile tatmadın
Say ki; Cüneyd gibi seccâdeni gönül ırmağıma hiç atmadın,
Say ki; Edhem gibi tâcını, tahtını, bir ânlık vuslâtıma satmadın
Say ki; Kader çizgisini, semtime uğratmadın;
Kırılır Kalem, çıkar yollar Bezm-i Elest'e, Hiç mi hesâba katmadın?
Oysa, Kaldır başını da seyret Levh-i Mahfûz'u, Benimle birlikte Adın! ..
Ellerini, akd-i nikâh için duâlara da mı kaldırmadın?
Yoksa, Sen, benim hiç bir şeyim de mi olmadın?
Eyy Masallar Ülkesi'nin Sultânı Kadın! ..
*** Daha dîvâneye döndürmemişken âşıkların kim kaçını, *** Daha Râhipler kırmamışken senin için Haç'ını, *** Parmaklarım kavramamış mıydı altın tozu saçını?
En müstahkem ümidsizlik kapılarının arkasına, Bir daha hiç görünmemek üzere saklanmış olsan da, Karşına yine ben çıkacağım!
Son Brandenburg kalıntılılarını da, Yeni bir Ekim İhtilâli ile, Müfreze vâveylâlarının üzerine yıkacağım!
Zannetme ki; Ferhât gibi dağın ardını görmeden bıkacağım!
Bir Yûsuf kurtulmaya görsün Kreuzberg Zindânları'ndan; Züleyhâ'ya inâd, Azîz'e inâd, Binlerce Yûsuf'u zindâna tıkacağım!
Hele zangırdasın Wedding Katedrali; Ay ışığı görmeyen gecelerde, Glockeleri'nin doruklarına çıkacağım!
*** Daha Şehidlik'de okunmazken Fâtihâ, bir tâze Rûh'a; *** Âlem-i Ervâh'ta künyelenmemiş miydik cümle Gürûh'a? *** Daha? *** Dahası yok! *** Dikildi gözleri Havârîler'in, Beyt-i Makdîs'de çarmıha; *** Son vuruş, o son vuruş da balyozumdan olacak mıha! ..