Mesaj Sayısı : 425 Yaş : 50 Nerden : istanbul Teşekkür Sayısı : 397 Kayıt tarihi : 21/12/08
Konu: Göz nasıl korunmalı devamı Çarş. Şub. 04, 2009 3:00 am
Rabbimizin, öncelikle?gözünü haramdan sakınma?yı emredişinde, şu çağda ve şu toplumda bilfiilgözlenen bir boyut daha vardır.
Son bir asır içinde, gazeteve dergi sayfaları, sinema filmleri, TV programları ile insanların giyimleri veyaşayışları arasında, şöyle bir bağlantı karşımıza çıkar: Bütün sefahet,rezalet ve müstehcenlikler, ilk olarak dar bir kesimde kendini ifade imkânıbulmuştur. Bu kesim ya ?sosyete?dir, ya ?sanatçı?lar zümresidir yahut herikisidir. Bu dar zümre içinde dahi, herkes aynı açık saçıklığı aynı andairtikap etmez. Bir baloya o güne kadar kimsenin giymediği bir açık kıyafetlegelen bir sosyete kadını, belki ilk anda yadırganır; ama bir eşik aşılmış olur.İçinde böylesi bir meyil olanlar, ?yapılabilir? olduğunu görür ve yapmacesaretini?daha doğrusu cür?etini?bulurlar. Dar kesimde sergilenen biraşırılık, gazete ve sayfalarıyla umuma arzedilir. Diğer yandan, film karelerinede benzer dozajda bir aşırılık taşınır. Bu ?kitle iletişim araçları?ylasözkonusu aşırılığı seyreden toplum, göre göre, zaman içinde bunu ?kanıksar.?İlk anda ahlâksızlık olarak görüp tepki verdiği şey, göre göre ?normal?leşir.Normalleşince, kendisi de öyle yapar. Bu esnada, sözünü ettiğimiz dar kesimdedaha ileri bir aşırılık sergilenmekte; o, bu kez ona tepki vermektedir. Amaüç-beş yıl sonra, göre göre onu da ?normal? görür hale gelip uygulayacaktır.
Nitekim, ?gözünü haramdansakınmayan,? kural koyuculuk makamına ?çağ?ı, ?toplum?u ve ?kendi?ni de oturtaninsanların üç-beş yıl sonra nasıl giyinip nasıl dolaşacağını bugününfilmlerinden, sosyete sayfalarından, sanatçı kostümlerinden, TV sunucularınınkıyafetinden.. çıkarmak mümkündür. Bakan kanıksar, kanıksayan normal görür,normal gören uygular!
Yüzyıl önce tiyatro İslâmtopraklarına girdiğinde, artistler yalnızca boynu açıkta bırakan bir türbanlasahneye çıkmışlardır. Göre göre bu tarza alışılmış; boynun açıkta kalmasıtesettür emrine aykırı olduğu halde, ?gözü haramdan koruma? emri çiğnendiğiiçin, bu noktadaki hassasiyet aşınmıştır. Ardından türban da atılarak saçlartamamen açılmıştır. Aynı şekilde, kolu bileğine kadar örten elbiselerin yeriniyarım kollu elbiseler almış; bir adım sonra kolsuz elbiseler gelmiştir. Minieteğe giden yolun başında, topuğun yalnızca bir karış üstüne çıkılan modellervardır. Onu diz boyu modeller, onu da dizin beş parmak üstüne gelen modellerizlemiştir. Kısalma adım adım devam etmektedir.
Kısacası, hususî birhayasızlığın umumîleşmesi görme yoluyla gerçekleşir. Göz göre göre,?kural-dışı? olan ?kural? haline gelir; anormal olan ?normal?leşir. Gerekmü?min erkeklere, gerek mü?mine kadınlara yönelik ?gözlerin haramdan korunması?emri, işte bu umumî yozlaşmayı ta başından kesmektedir.
Gözlerin haramdan korunması,Allah böyle emrettiği içindir. Böyle emreden Allah ise, Hakîm ve Kerîm birRabbdir. Her emri gibi, bu emrinde de bir hikmet, rahmet, kerem ve terbiyevardır.
İçki, Allah haram kıldığıiçin haramdır. Bu haram kılmada ise, çok hikmetler ve rahmetler saklı olduğugörülür. İrademizi iptal eden, duygularımızı uyuşturan, düşüncemizi dumurauğratan, aklımızı hükümsüz kılan birşeydir içki. Bizi tüm kâinatta sergilenenilâhî sanatın nâzenin bir nâzırı olmaktan çıkarıp, aklını ve şuurunu yitirmişbir bakar kör durumuna getirmektedir. Gözlerin harama bakışında da aynı durumsözkonusudur. Nitekim, ciddi bir tefekkür içinde iken gözüne ilişen ?haram? birmanzaraya bakmayı sürdürdüğünde, o tefekkür halini devam ettiren biri varmıdır? Yolda yapıyor olduğumuz bir tesbihat, okuduğumuz bir vird, gözümüzüharam manzaralardan alıkoymadığımız ölçüde, aklımızdan kayıp gitmiyor mu?
Duyguları manen uyuşturma,bizi Allah?ın sanatını ve isimlerini tefekkürden alıkoyma noktasında, haramabakmanın, alkol veya uyuşturucudan bir farkı yoktur. Harama nazar da, onlargibi, tertemiz duyguları nefsin kirli emellerine alet etmektedir. Rabbinemuhatap olmak üzere yaratılmış insana emanet edilmiş göz gibi harika bir organıgayrimeşru tatminler peşinde heder etmektedir.
Âyet, bir sonraki cümlede,?gözün harama kapanması ve fercin korunması?nın, ?ezkâ? yani asıl temiz olan davranış olduğunu belirtir. Ki butemizlik, ?tezkiye? çağrışımıyla da düşünülürse, esasen manevî bir temizliktir;düşünce ve duygu noktasında bir temizlenme halidir. Bu temiz davranış tercihedilmezse, bütün kâinatı Rabbi adına tefekkür ve tenezzühe vesile olan eşsizbir cihaz hükmündeki göz, süflî hevesler çukuruna atılarak değersiz ve kirlikılınmaktadır.
Âyet, bir uyarıyla sonbulur: ?Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarındançok iyi haberdardır.? Genel olarak, böylesi âyetlerin sonunda ?yaptıkları?anlamını karşılamak üzere ?ya?melûn? veya ?yef?alûn? ifadesi kullanılır. Oysabu âyette ?yesneûn? denilir. Dikkatli bir Kur?ân talebesi, bu nüanstan şöylebir anlam çıkarır: ?Yesneûn? ifadesi, gözlerin harama bakması noktasındayapılanların ?sanatla yapılan?lar cinsinden olduğuna, keza bunun bir sanayihaline geleceğine işaret eder.
Gerçekten, ilahî emre veinsanın fıtratına aykırı düşen açık saçıklık, her zaman sanat adı altındameşruiyet kazanma çabasında olmuştur. Hatta buna ?erotizm? gibi iç gıdıklayıcıama dokunulmaz bir kılıf bulunmuştur. Bugün ortalık vücudunu bir metayadönüştüren, bedeninin açık kalacağı yerin oranına göre fiyat belirleyen?sanatçı?larla doludur!