Mesaj Sayısı : 425 Yaş : 50 Nerden : istanbul Teşekkür Sayısı : 397 Kayıt tarihi : 21/12/08
Konu: Rahmet peygamberi ve cömertlik Ptsi Ocak 26, 2009 12:41 am
Rahmet Peygamberi’nin Cömertliği İbn-i Abbas -radıyallâhu anh- Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in cömertliğini şöyle anlatır:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanların en cömerdi idi. O’nun cömertliğinin coşup taştığı zamanlar da Ramazan’da Cebrâîl -aleyhisselâm-’ın, kendisi ile buluştuğu vakitlerdi. Cebrâîl -aleyhisselâm-, Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz ile buluşur, (karşılıklı) Kur’ân okurlardı. Bu sebeple Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Cebrâîl ile buluştuğunda, hiçbir engel tanımadan esen rahmet rüzgârlarından daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy 5, 6, Savm 7; Müslim, Fedâil 48, 50)
İbn-i Abbas ve Âişe -radıyallâhu anhümâ- şöyle rivâyet ederler: Ramazan ayı girdiğinde Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bütün esirleri serbest bırakır ve kendisinden bir şey isteyen herkese ihtiyâcını verirdi.” (İbn-i Sa’d, I, 377)
Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh-’ın beyânı vechile: Kendisinden bir şey istendiğinde, «hayır» dediği vâkî değildi.” (Müslim, Fedâil, 56)
Peygamber Efendimiz’in ahlâkından biri de, isteyeni reddetmemek, hiçbir imkân yok ise, güler yüz ve güzel sözle onun gönlünü almaya çalışmaktır.
Şu misâl, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in cömertliğini ne güzel sergilemektedir: Küçük bir çocuk Rasûlullâh’ın huzûruna geldi. Annesinin bir gömlek istediğini arz etti. O sırada Rasûlullâh’ın sırtındakinden başka gömleği yoktu. Çocuğa başka bir zaman gelmesini söyledi. Çocuk gitti. Tekrar gelip, annesinin Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sırtındaki gömleği istediğini söyledi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de Hücre-i Saâdet’e girdi ve sırtındaki gömleği çıkarıp çocuğa uzattı.
O sırada Bilâl -radıyallâhu anh- ezân okuyordu. Fakat Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, sırtına alacak bir şey bulamadığı için cemaate çıkamadı. Ashâbın bir kısmı, merak edip Hücre-i Saâdet’e girdiler ve Rasûlullâh’ı gömleksiz olarak buldular.” (Vâhidî, s. 294-295)
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisini bir infak memuru olarak vasıflandırır, her şeyin asıl sahibinin Allah olduğunu ifâde ederdi.
Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden Safvan bin Ümeyye, müslüman olmadığı hâlde Huneyn ve Tâif gazâlarında, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanında bulunmuştu.
Cîrâne’de toplanan ganimet mallarını gezerken Safvan’ın buradaki sürülerin bir kısmına büyük bir hayranlık içinde baktığını gören Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: –Pek mi hoşuna gitti?” diye sordu. “Evet.” cevabını alınca da: –Al hepsi senin olsun!” buyurdu.
Bunun üzerine Safvan kendisini tutamayarak: –Peygamber kalbinden başka hiçbir kalb bu derece cömert olamaz.” diyerek şehâdet getirdi ve müslüman oldu. (Vâkıdî, II, 854-855)
Kabilesine dönünce de: –Ey kavmim! (Koşun,) müslüman olun! Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikram ve ihsanlarda bulunuyor.” dedi. (Müslim, Fedâil, 57-58; Ahmed, III, 107-108)
Yine birisi geldi. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den bir şey istedi. Peygamber Efendimiz’in o an ona verecek hiçbir şeyi yoktu. O kişiye, borçlanmasını söyleyip kendisinin o borcu ödeyeceğini taahhüd etti.[47]
Ceddi İbrâhim -aleyhisselâm- gibi hiçbir yemeği misafirsiz, yalnız başına yemezlerdi. Vefât edenlerin borçlarını ödettirir veya öderdi. Ödenmeden cenâze namazlarını kılmazlardı. Bir hadîs-i şerîfte:
“Cömert insan, Allâh’a, cennete ve insanlara yakın; cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, Allâh’a, cennete ve insanlara uzak; cehennem ateşine yakındır!” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Birr, 40/1961) Diğer bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurmuşlardır:
“Gerçek mü’minde şu iki haslet aslâ bulunmaz: Cimrilik ve kötü huy!..” (Tirmizî, Birr, 41/1962) Kendisine düşen bir ganîmet hissesini dağıtıp bitirinceye kadar huzur ve sükûna ermezlerdi. Ebû Saîd -radıyallâhu anh- şöyle der: “Ensâr’dan ihtiyaç sahibi bâzı insanlar Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den bir şeyler isterlerdi. O da yanındaki mallar bitene kadar her isteyene ihtiyâcını verirdi. Yanındaki her şeyi kendi elleriyle infâk edip bitirince de şöyle buyururdu: «Yanımda olan bir şeyi sizden kesinlikle gizlemem! Kim iffetli olmak isterse Allah onu iffetli kılar. Kim sabretmek isterse Allah ona sabrı kolaylaştırır. Kim müstağnî olmak isterse Allah onu müstağnî kılar, kendisine gönül zenginliği lutfeder. Size sabırdan daha hayırlı ve daha faydalı bir şey ihsân edilmemiştir.»” (Buhârî, Rikâk, 20)